Portre Fotoğrafı Çektirmenin ve Alıp Vermenin Kuralları
Eskiden stüdyoların ana gelir kaynağı olan portre fotoğrafçılığı, dünyada da Türkiye’de de yukarıdan aşağıya doğru dikey bir hareketlilik gösterir. Varlıklı, eğitimli kesimden zamanla halka doğru iner. Teknik gelişmelere, rekabete ve alışkanlıklara bağlı olarak yayılan bu yeni icat, Fransız fotoğrafçı Disderi’nin 1854 yılında kartvizit formatının ( 6 x 9 cm.) patentini almasıyla adeta çılgın bir moda haline gelir. Üzerinde çok sayıda objektifi n yer aldığı kameralar sayesinde, önceden tek görüntü kaydedilebilen şasi üzerine artık objektif sayısı kadar fotoğraf çekmek mümkün olmaktadır.
Küçülen, dolayısıyla da ucuzlayan fotoğraflar sayesinde yoğun bir trafik yaşanır. Fotoğraf çektirenler; değiş tokuş yapanlar; asilzadelerden, siyasetçilere, sanatçılardan eş dosta kadar herkesin ve her şeyin fotoğrafını toplayıp albümlerde biriktirenler o kadar çoğalır ki, İngilizler bu durum için ‘cartomania’ terimini uydurur.
Bu çılgınlık yerli basında da yankı bulur. Orhan Koloğlu’nun 1863 tarihli Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesinden aktardığı haber şöyle der:
“Herkesin sevdiği zevatın ve akrabalarının ve Avrupa’ca ünlü kişilerin resimlerini küçük küçük kâğıtlara aldırıp (kartvizit boy) özel olarak yaptırdıkları kitapların (albüm) aralarında saklamaları vazgeçilmez bir âdet hükmüne girmiştir. Bu tür kişilerin resimleri aşırı derecede yayılıp sürülmektedir.”
Koloğlu olayla bağlantılı olarak Tasviri Efkâr’daki diğer haberi de verir:
“Sultan III. Selim’in hayatında yapılıp, Fransa’da Versay Sarayı’nda bulunan tasvirinin bir aynı litografya ile alınmış olup, Çuhacı Hanı’nda satılmaktadır. Fiyatı Çin kâğıdına 60 kuruş, adi kâğıda 40 kuruştur.”
Bu konuyla ilgili gazeteci, yazar Ahmet Mithat Efendi de bazı detaylar verir. 1894 yılında kaleme aldığı (telif-çeviri) Âdâb-ı Muaşeret adlı kitapta, güneş vasıtasıyla resim alabilen yeni icat eğlenceli bir sanat olarak tarif ettiği fotoğrafın yaygınlaştığını, yalnızca Avrupa’da değil Türkiye’de bile büyücek şehirlerde ikamet eden küçük büyük, zengin fakir insanlardan bu usulle resmini aldırmayan hemen hemen hiç kimsenin kalmadığını belirtir.
“Bazı kimseler posta pulu kadar ufacık fotoğrafya resimlerini vizite kâğıtlarının üzerine yapıştırırlar” diyerek dönemin alışkanlıklarını da aktarır. Yazar fotoğrafların insanlar arasında alınıp verilmesinden ve bunun usullerinden de söz eder. Toplanan bu fotoğraflar herkesin kabul edildiği salonlarda değil, özel odalarda, ayna üzerlerinde veya albümlerde saklanmalıdır. Böylece ‘”bir adamın gençlik resmine malik olursunuz bir de ihtiyarlığı zamanındaki resmini ele geçirirseniz, iki hal arasındaki farkı teemmül , ne hakimane teemmül olur?” İmzalı fotoğraf ise sahibi tarafından verildiğini gösterir ve “filanca zata yadigar-ı muhibbanedir yollu bir de ibare yazılır. İbareyi resmin arka sayfasına yazmak tevazu, resim cihetine yazmak ise teşhir-i nefs maksadına mahmûl olur.”
Hanımlar ise kendi odalarında bir erkek resmi bulundurmazsa da bir erkekten resim (fotoğraf) istediği zaman bu bir lütuf olarak değerlendirilmelidir. Erkek isterse, kadın verip vermemekte serbesttir. Mamafih bir erkeğin kadından resim istemesi ve kendinde bulunan hanım resimlerini başkasına göstermesi âdâb-ı muaşerete aykırı bulunur. Genç kızlar ise sadece nişanlısına resmini verir ve odalarında kendi akrabasından ve ihtiyar dostlardan başka hiçbir erkeğin resmi bulunmamalıdır.
Ahmet Mithat Efendi kitabında hatıra olarak verilen fotoğrafları çektirirken de dikkat edilmesi gereken noktalara değinir. Resmi yerlere ve hatıralara açık saçık resimler verilmez. Kadınlara verilecek resimler suvare kıyafetiyle olmalıdır. Subaylar üniforma ve rütbeleriyle resim çektirecekleri için ancak bu sembollere saygı duyacak kişilere resimlerini vermelidirler.
Görüldüğü gibi Disderi’nin buluşu bizdeki stüdyolara da bir hareketlilik kazandırmıştır. Fotoğrafın ucuzlamasıyla daha çok insanın portresi çekilmiş, karşılıklı değiş tokuş yapılmış, eşe dosta postayla gönderilmiştir. Hala bile aile albümleri içinde yer alan, hayal meyal hatırladığımız insanların, konu komşunun fotoğrafları bu eski alışkanlıkların izlerini taşır.
Kaynak
Gülderen Bölük, Fotoğrafın Serüveni, Kapı Yayınları, 2014

Gülderen Bölük

Son Yazıları Gülderen Bölük (Tüm Yazıları)
- Turgay Tuna ve Son Kitabı ‘Mezarlar ve Mumyalar’ Üzerine… - 01 Temmuz 2017
- Fotoğraf Tarihinin ‘Ölümsüz Yöntemi’ Ambrotipler - 04 Mayıs 2017
- Fotoğraf ve Resmin Etkileşimi - 04 Mart 2017