Sanatsal Fotoğraf İdeali ve Gustav Le Gray
Fotoğrafın icadından sonra telaşa kapılan ve geçim kaygısına düşen ressamlardan birçoğu kısa süre sonra fotoğraftan para kazanmanın yollarını ararlar. Bunlar arasında Pére Picot’nun öğrencisi olan Fransız ressam Gustav Le Gray’in ayrı bir yeri vardır. Ömrünün son yıllarını Osmanlı topraklarında geçiren Le Gray doğduğu topraklardan kilometrelerce uzakta, Mısır’da gözlerini hayata yumar.
1820 yılında Paris’te dünyaya gelen Le Gray, aldığı sanat eğitiminin ardından Clichy’de açtığı atölyesinde çalışmalarını sürdürür. Aynı zamanda da kurduğu küçük bir laboratuvarda, yeni bir icat olan fotoğrafçılık üzerine kimyasal deneyler yapar. Bu sayede, kalotip yöntemini bulan William Henry Fox Talbot’un icadını daha da geliştirip iyileştirmeyi başarır.
Talbot’un kalotip adını verdiği icadı, dagerotipin biricikliğine karşı önemli bir buluş idi. Kalotip yöntemiyle elde edilen kâğıt negatif sayesinde artık fotoğraflar çoğaltılabilmekteydi. Ancak 1840’ların başında bu icat henüz dagerotipin ulaştığı hıza erişemiyordu ve Talbot’un almış olduğu patentler yüzünden başta İngiltere olmak üzere yöntemin gelişmesi oldukça yavaş ilerliyordu. Ancak Fransız Louis Désire Blanquart Evrard bir şekilde formülü ele geçirerek yöntemi daha da iyileştirir. Artık poz süreleri çok daha kısalır ve daha kolay banyo edilir.
Resim alanında maddi sıkıntılar yaşayan Gustav Le Gray 1847 yılında, gelecek vaat ettiğini düşünerek fotoğrafa yönelir. Kalotip kâğıtlarını perdahlayıp kullanmayı dener ve bunun sonucunda eskiye oranla hem daha net görüntü elde eder, hem de kâğıdın daha kısa sürede pozlanmasını sağlar. Böylece Le Gray, resimle ve gravürle ilgili olan pek çok kişiyi etrafında toplar. Maxime Du Camp, Joseph Vigier, Alexis de Lagrange gibi isimler onun atölyesine gelerek, onun peş peşe çıkardığı el kitaplarıyla yetişirler.
Gustav Le Gray 1848 yılında Briges Kontunun maddi desteğini kazanarak Madelein’e yakın bir bölgede bir yer kiralar ki bu binanın alt katında da Bisson Kardeşler fotoğraf faaliyetlerine başlar. O zamanlar tenha olan bu bölgede, lüks bir şekilde döşenmiş bu bina kısa süre sonra ünlü kişilerin uğrak yeri haline gelir. Bisson Kardeşleri ziyaret eden şairler, yazarlar, ressamlar, sanat eleştirmenleri ve daha pek çok tanınmış kişi, buradan çıktıktan sonra Le Gray’e de uğrayıp onun son yaptığı işlerini incelerler. Ancak ne yazık ki, tüm bu kişilerin maddi durumları, entelektüel yapıları kadar güçlü değildir ve fotoğraf çektirmek hala çok pahalı bir şeydir, ta ki 1854 yılına kadar.
Bu yıl Fransız fotoğrafçı Eugene Disderi’nin kartvizit formatının ( 6 x 9 cm.) patentini almasıyla fotoğrafın ucuzlamasını sağlar. Ürettiği makine sayesinde bir adet negatifin üzerine birden fazla portre çekebilmektedir. Öyle ki makine üzerinde kaç adet objektif varsa o kadar kişinin fotoğrafını alabilir. Üstelik metal plaka yerine cam negatif kullanan Disderi, bir de bu negatifleri çoğaltma imkânı bulur. Dolayısıyla eskiye oranla dörtte bir gibi fiyata inen fotoğraf fiyatları, bir de çoğaltılabildiği için iyice ucuzlamış olur. Bu tarihten sonra büyük bir hareketlilik yaşanır ve fotoğraf çektirmek de biriktirmek de çılgın bir hal alır. Stüdyolara koşup poz verenler; değiş tokuş yapanlar; asilzadelerden, siyasetçilere, sanatçılardan eş dosta kadar herkesin ve her şeyin fotoğrafını toplayıp albümlerde biriktirenler o kadar çoğalır ki, İngilizler bu durum için ‘cartomania’ terimini uydurur. Ancak bu seri üretim, portrelerdeki eski özeni ve kaliteyi de silip götürerek adeta tüm insanları tek surete dönüştürür.
Bu gelişmelere ayak uyduranlar ayakta kalırlar. Ancak sanatsal yönü ağır basan fotoğrafçılar bu durum karşısında oldukça bocalar. Gustav Le Gray de bu tarz fotoğraflar çekmek istemediği gibi portreler üzerinde, insanın karakterini gösteren çizgileri silip götüren rötuş işlemini de küçümser ve reddeder. Öte yandan üretebilecekleri fotoğraf sayısını sınırlı bırakan bu tutum, onları himaye eden zenginlerin desteğini de kaybettirir. Nitekim Bisson Kardeşler de Le Gray de bir müddet sonra stüdyolarını kapatmak zorunda kalırlar. Para kazanma umuduyla geçtiği fotoğrafçılık da böylece hüsranla biten Le Gray, resim öğretmenliği yapmak üzere iş bulduğu Mısır’a gider ve burada küskünlük içinde hayata gözlerini yumar.
Kaynakça
Bajak, Quentin. Karanlık Odanın Sırları- Fotoğrafın İcadı, YKY, İstanbul, 2012
Freund, Giséle. Fotoğraf ve Toplum, Türkçe; Şule Demirkol, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2008

Gülderen Bölük

Son Yazıları Gülderen Bölük (Tüm Yazıları)
- Turgay Tuna ve Son Kitabı ‘Mezarlar ve Mumyalar’ Üzerine… - 01 Temmuz 2017
- Fotoğraf Tarihinin ‘Ölümsüz Yöntemi’ Ambrotipler - 04 Mayıs 2017
- Fotoğraf ve Resmin Etkileşimi - 04 Mart 2017